24.7.07

Sonsuz bir Senaryo mu Tesadüf mü?

Kader dogru kelime degil tanımlamak icin... Belki de dinle yakından alakali insanların tabiri sadece... Yada bi isim bulamadıkları için kader diyerek gecerler.. Anlamam.. Ama ilginctir, boyle buyudugumuz icin mi yoksa icinde bulundugumuz toplumda " Çok kullanılıyo ben kullanmassam ayıp!" dusuncesiylemi bilmem ama ben de kullanırım... Oturup dusundukten sonra da senaryo demeye karar veririm her defasında... En sevdigim ve bu aralar bagimli kaldigim bi diziyi arka arkaya izleyince ilginctir, basina ilginc bi olay gelecek butun karakterlerin on plana cikarilmis oldugunu gordum... Aradan bir hafta gectikten sonra izlemekle ard arda izlemek arasinda buyuk farklılıklar oldugu bayaa goze carpıyo... Hic beklemediin bi karakter, bir anda basrole dayanmaya yaklasmis, ve sonraki bolumde boooommmm!!!! Olay onunla patlıyo... İlginç dimi?? Bi de tesadufler var. Dine tamamen zıt, etiklere aykırı, hatta biraz tinsel... ruhani bile diyebiliriz.. tamam din kavramına yakın ama gunumuzun bu insan elektrigi dalgalarıyla fazlasiyla butunlesmis dusunce yapisina daha da yakin... Ne tesaduftur ki karsına boylesine bi olay cıkmıştır! O zaman madem inanmıyorsun kadere senaryoya, bişeyler ogren de işe yarasın dimi ama??

Yasadigimiz su gune gelene kadar bir dizi olaydan gectik belki.. Bir dizide bulunan bircok yeni bolum.. Ve her yeni bolumde on plana cıkmaya calışan ama sadece gordugumuz bir dizi yan karakter... ve sonra bir gun buyuk bir bombayla hayatımızın içine girme sahnesi... "Sadece gozune carpan o ufacık insan nası olabilir de bu kadar buyuk duygular hissettirebilir ki?" dusuncesi, ve sabahlara kadar atamadigimiz ardi arkasi kesilmeyen film kareleri.. Daha da ilginci, zincirleme baglamda cozulen tanismalar, kurtarılmayı bekleyen hayatlarin karsisina cıkan yepyeni belki de hic farkedilmemiş suratlar... Girilen bir cafedeki sadece bir merhaba, sorası ne olucak acaba diye dusunduren bir cok soru işretli zamanlar... Biri biterken digerinin baslamasi... ilginç...

Ya da karsit gorus... Kaderci yaklasim... Kader demiyoruz... Sonu belli olmayan senaryo... Nerden bilebilirdik ki su anda yasanan iluzyonun, zamaninda basrol olmus bi duygunun sonunda karsimiza cıkacagini? Ilginc dimi? Belki de karsimiza ciksin diye boyle yazilmisti sonsuzlugumuz... Belki de bununda bir iluzyon oldugunu anlayabilmemiz icin bir tesaduftu... bilinmez... o yuzden sonsuz bi dongu degilmi zaten? Hatta ikilem... Hatta hipokrasi.. Hatta biraz da "Beyin dalgalarimla karakterimle ben cagirdim! Neden inanmıyorsunuz?" duygusu...

Bunlarin hepsini karistirinca icinden cikamayiz ya cogu zaman.. hangisine inanacagimizi asla hicbirzaman ogrenemeyiz, bilemeyiz... Bir seye inanmak istiyorsan gercekten eger; unutamasan bile gecmisi, gecmisin gelecegin icin sadece bir basamaktir... Gecmisini basamak olarak nitelendirmek acitir cok iyi bilirim.. Degerini kaybeder tum duygularin ve karakterlerin... Ancak akıl hastanesinde sonlanmasını istemiyorsan filminin, basamak de tesadufle gelen yada nasılsa senaryomda yeni bisey daha vardır merak ediyorum noolcak acaba de... gec ve git... Iz birakırsın... İnan bana...

Peki ya duygular?...

Hiç yorum yok: