İyi ya da kötü sürpriz yoktur. Yaşadığınız her sürpriz, size daha fazla yaşadığınızı hissettirir...
Kötü bir gün uyandım bugün. Aslında günün iyisi kötüsü olmaz. Biraz da bakış açısına bağlıdır herşey... iyi tarafından bakabilirsen, her zaman günün güzel geçer.. Ama beynin bir anda yanıltır da kara bulutları sararsa etrafına, söylediğin sözlerden tut, düşüncelerine kadar şaşırtır seni... Kendi kendine sürprizler yaşamaya başlarsın.. Ardından eksik olmayan o gözyaşları, ardından uyuma isteği, sonra da göz kapaklarını açık tutma çabaları...
Aslında o zaman hissedersin yaşadığını.. Biryerlerde birşeyler ters gidiyor ve sen yakalayamıyorsan, o zaman anlarsın bir parça daha olgunlaştığını ya da değiştiğini... iyi veya kötü...
Birçok yol ayrımının önünde buldum kendimi yine bugün.. üzülmek, karmaşıklık yaratmak, ya da bunların hepsinden sıyrılıp arkadşlarla beraber olmak..
Ama herşeyden önce yanında olmak...
Her düşüncenin, ağızdan çıkan sözün, yaşanan "burama kadar geldi"lerin aslında çok ayrı bir sebebi var düşündün mü? Belki bencilsin, belki karmaşalarından sıkıldın, belki isteklerinle yaşadıkların birbirini tutmuyo, belki kafan bugüne uymuyo, belki cahilsin, belki çok mantıklısın, belki daha büyümemişin, belki de çk olgunsun, belki yaşadığın bir olay zemini hazırladı, belki kafan o zemine paranoyalarını kurdu, belki karmaşan seni mekana göre büyüttü, belki de gerçekten kültür şokundan hala kurtulamadın...
Kültür şokunu yaşamaya başladığın günlerde 4 şekilde tepki verirsin Hofstede'ye göre.. Ya tamamen reddersin, ya o kültürün yanında yaşamayı öğrenirsin, ya o kültürü tamamen benimsersin, ya da asimile olur, kaybolur gidersin...
Kültürler arası çatışmayı sadece cabancılarla yaşadığını sanırsın aslında... büyük yanılgı burada başlar işte.. Yabancı bir ülkede, farklı bir yansımaya ve karmaşaya maruz kalmış bir kişinin, seninle ayn dili konuşmayan, seninle aynı ırktan olmayan biriyle yaşayacağını sanırsın hep.. naapıcam? diye korkarsın.. Dilini ya yanlış konuşursam, ya gerçekten kendimi anlatamazsam, ya yerel esprileri kaçırırsam, ya onlara espri yapamazsam, ya kaybolursam diye korkarsın ilk bakışta...
Peki kendi ülkende kültür farklılığı yaşadığını hiç düşündün mü?
"İstanbul seni yutar" lafını her gün duyar tüm İstanbul dışında yaşayan aileye mensup bir çocuk. Korkarak büyür... Nedenini bilmez kimse.. açıklıyorum.. kültür farkı..
İstanbul'a bir kez adım attın mı, aynı dili konuşmanın, aynı ırk olmanın, aynı esprileri yapabilmenin rahatlığıyla yaşayacağını düşünerek atarsın adımlarını... Ama olmaz.. kültür farkı, seni çatıştırıp durur insanlarla... Kaybolmamak için çabalamaya başlarsın.. Eski yaşantını kurmaya, karakterini önde tutmaya çalışırsın... Savaşırsın her gün... Yorulursun... Bir de bakmışsın aslında asimile olmuş, kaybolmuşsun... Değişmişsin...
İsteklerin de değişir böylece... kendi gölgene basar, acıtırsın canını her dakika... "O" olmak istersin... "Neden benim yok?" dersin... ama içinden bir ses sana sürekli senin insanlaığını hatırlatır..Yumuşaklığını... Olgunluğunu... eskini... canın yanar bir kez daha...
Ardından üzülürsün... Patlamalar yaşar, kırar, kırılırsın... Yine canın yanar.. üzülürsün...
Berbat bir kısır döngüdür kültür çatışması... aslında herşeyin zeminidir..
Peki daha da detaya inelim... Her geçen era, senin içinde bir kültür çatışması yaratmadı mı? Anılarını hatırlıyıp, eski seni unutmaya yüz tutmuşken tam aklına getirmedi mi? Yaşadığın her yeni şey sana yeni bir kültür olarak geri gelmedi mi? Kendi içindeki kültürle bir kere daha çatışmadın mı? Asimile olmaya yüz tutmadın mı? İyi düşün....
Kendi içindeki kültür çatışmasının nedenidir bugünkü tepkilerin... Unutma... sadece karar ver ve git yoluna...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder