17.11.10

küçük sırlar

Nedense gençlik buhranlarımı yaşadığım bu şehre gelince, farklı küçük sırlarla karşılaşıp, yine aynı buhranlara burunuyorum.. Aslında bazısı farklı, bazısı tamamen aynı..

Geçtiğim sokaklar, arabam, dinlediğim müzikler, gece hayatı, cafe bien, artık yok ama manhattan, olmadı çevre sokak..

Herşeyden önce de odam.. Odama her girdiğimde yaşanan her anım tekrar canlanıyor sanki.. Küçük bir sığınaktı benim için.. Anahtarı olan.. Herhangi bir problem anında direk kaçar, odama kitlerdim kendimi.. Annem korkudan anahtarı bile saklamıştı zamanında ... Sonra da evdeki tum anahtarları attı zaten :)

Zaman ne kadar değişse de yeniden soldugumda Ankara'mın, içim acıyor..

Yetmezmiş gibi, yeni kırıklıklar da ekliyor içime..

2 gundur kendime gelemiyorum... anlatacak pek gücüm, fazla da aklım kalmadı sanırım.. Değişimin büyük savunucusu ben, değişimin kendisine ayak uyduramıyorum hala sanırım.. Duygusallık olarak adlandırıyorum bunu da.. Sürekli bir özlem hissi.. Sürekli bir sıcaklığa kavuşma isteği.. Her dokunuş batıyor ardından.. Cok da can yakıyor.. Buyuk bir ağırlık hissi doğuyor yine göğsümde.. anlamlandıramıyorum.. ama daralıyorum...

Belki de bu hissi sevdiğim için yaşıyorum.. Bilemiyorum.. Çözemiyorum..

İşin ilginci, daha bugun ilk defa farkediyorum heyecanımı yeniden kaybettiğimi.. Daha önce çokça duygu seli içinde boğulduğum, olabilecek her duyguyu, sürprizi tattığım için belki de aynı gelmesi durumu canımı yakıyor.. Yeni arayışlara girmek istiyorum ama bağlılığımı hatırlıyorum..

Aslında en can yakanı, sıkışmışlık hissini dışarı bir türlü atamamam.. Nefes aldığımı yeniden hissetirecek eventlere ihtiyacım var.. Daha önce keşfedilmemiş bir duyguyu yaşamak istiyorum..
Ama o ne? bulamıyorum....

Anlamıyorum.. Üzgünüm..

Hiç yorum yok: