Bir Türk pop filozofu demiş ki, seni uzaktan sevmek, aşkların en güzeli... Neden bu kadar damardan dinledik peki bu şarkıyı hiç düşündük mü? Korkak yaşamayı öğreten sevgili toplumumuzun, isyankar olmayan bireyleri oldugumuz için...
Bi koyun olsa, baharın şenliğinde, güneşin gözlerinde hayali bulur, kendini kaybeder giderdi... Çoban köpeği onu aramaya çıkar, saatlerce dönmezdi... Korkaklıktan bir koyun bile olamadığımızın farkında mıyız? Asıl tehlikenin farkında mıyız?
Hayatın bizi bir yerlere götürmesini bekleyerek geçiyor tum zamanımız.. Kaderde varsa yasaycak, yoksa yasamayacagız.. Biraz zamana bırakacagız bakalım nasıl cozulecek... hayat bize yol gösterecek biz de kararlar vereceğiz.. Hep önümüze çatallar çıkartacak birini seçeceğiz.. Ne rahat yaşammış... da farkında değilmişiz...
Peki kadere bırakılan bizden önceki hayatlar bu başarılarını da kader sayesinde mi yakalamışlar? Ne olmak istediklerini olmayan çatallar mı göstermiş? yoksa onlara biri "yürü ya kulum" mu demiş. Peki neden bize hiç söylenmiyor? bu yürü ya kulum neden hep onlara söyleniyor? da biz sadece hayatı seyrediyoruz?
Perde kapanınca içkimize, kahlahamıza devam ediyoruz? Neden bizde yok? Bu kadar çalışmanın karşılığında biz neden oturuyoruz? neden bize patlıyo sacmalıklar? Neden biz duruyoruz o yürüyor?
Korkak yaşamak genlerimize işlemiş desem, pek de yanlış bir laf etmemiş olurum.. isyankar olunca kayebedeceğini bile bile yaşamak mı? Yoksa oturarak kaybedeceğini bilerek yaşamak mı? Karar veremiyorum..
Gökten 3 elma düşse, birinde aşk, birinde para ve birinde mutluluk olsa, ne guzel olmas mıydı? klasik müziğin anlattığı o masalsı dünyada olsak, pembeye boyasak, olmaz mıydı? Hedonizme inansak, sadece mutluluk ve eglence için yaşasak, olmaz mıydı?
Ne güzel olurdu... İçimizdeki bir parça rahat ve umursamazlık uğruna herşeyden vazgeçmemiz bundan mı?
Korkaklıktan.... Peki bu korku nasıl gider?
Deneyerek... Atılarak... Ama neye... sonuçsuz bir işe bir yola başlamanın amacı nedir? Neye ulaşmaya çalışıyoruz? Hedefimiz nedir? Hedefe ulaşmak için nereden gitmeliyiz? Nasılsa onyuzbinmilyon kere takılıp yine basa donmeyecek mi oyun?
Hiçbirşeye hayır demeden bir oyun oynamak istiyorum. Her rengi görmek istiyorum... Her duyguyu yaşamak istiyorum... uzaktan sevmek arabeskliğinde değil de, yakından korkmadan sevmek istiyorum... atılmak istiyorum, daha cok gormek istiyorum... Ta ki o gune gelene dek, atık yeniden hiç ölmeyecek gibi yaşamak istiyorum... kendi hapishanemde bile olmak istemiyorum...
Tekniğini öğrenmek uğruna vazgeçtiğimiz, beklediğimiz, harekete geçmediğimiz herşeyi yaşamak istiyorum... Tüm kokuları duymak, sevgiyi sonuna kadar yaşamak, yazmak istiyorum sayfalarca... Fikrimizden korkmamak, susmamak istiyorum... Pişirmek, yeni kokular yaratmak, yeni tatlar göstermek istiyorum...
yürümek, yürüken koşmak, koşarken düşebilmek, düşerken mutlu kalkmak istiyorum yeniden hayata...
Yaşadığın her anın hücrelerimde yer etmesini, ardından silkinerek yere düşmesini istiyorum... ki yeniden koşarken ağırlaşmayayım...
Nefes almak istiyorum... Derin derin, korkmadan...
Lütfen, artık bu kaptan cıkmak istiyorum..... Gelecekten korkmadan adım atmak istiyorum... Cok mu?
Reddettiğim toplumun kulturu ile başlayarak, gercek bir felsefeyle bitiriyorum....
Öyle bir hayat yaşıyorum ki ,
Cenneti de gördüm, cehennemi de
Öyle bir aşk yaşadım ki
Tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de
Bazıları seyrederken hayatı en önden
Kendime bir sahne buldum oynadım
Öyle bir rol vermişler ki
Okudum okudum anlamadım.
Kendi kendime konuştum bazen evimde
Hem kızdım hem güldüm halime
Sonra dedim ki " söz ver kendine "
Denizleri seviyorsan,
dalgaları da seveceksin
Sevilmek istiyorsan,
önce sevmeyi bileceksin
Uçmayı seviyorsan,
düşmeyi de bileceksin
Korkarak yaşıyorsan,
yalnızca hayatı seyredersin
Öyle bir hayat yaşadım ki, son yolculukları erken tanıdım
Öyle çok değerliymiş ki zaman
Hep acele etmem bundandı
Anladım...
önemli dip not: acele etmeyi seviyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder