İçimden atamadıgım bir taş var... gunun birinde kırılan bir kayadan kalan tek bir taş... Tasıması agır, atması zor ve beraber yasamaya alışamadıgım...
uzaklara bakarken denize dogru fırlatmak istediğim, ama denizde beraber bogulmaktan korktugum... Bazen ayakalrıma dolanan, bazen dudaklarımı kapatan, elimi-kolumu baglayan, bazen de hareketlerimi agırlastıran...
gun gelir belki kendiiginden duser diye beklemenin pek anlamı yok..
korkuşarıma beslendigini dusunuyorum gunlerdir... sıkkınlıklarımla yeşeriyor... yosun tutuyor, içime yayılıyor, heyecanımı kaybettiriyor... belki nefes almamı zorlaştıran da odur, kim bilir ki?
super sevdigim dizinin gecen bolumunde hastanın içinden cıkan bir agacı izledik.. bahcesindeki agacı keserken tohumlarını soludugu için cigerleri cicek açmıştı!
Gunlerin kopugu de aynı konuyu ele alır! (Buradan Boris Vian'ı buyuk bir saygıyla anıyoruz). Yien kucuk bir dogum gunu hediyesi olarak, okunacaklar arasında yerini almış, seneler sonra okunma sırası gelmiş harika eglenceli kitap. super zengin bir adam, genc ve harika bir kadına asık olur, fakat kadının cigerlerinde niluferler acar! Tek tedavi yontemi ise her gun kıza yeni ve taze cicekler verilmesidir! zengin adam fakir olur, arkadaslaıklar bozulur, hayatlar biter, bunlara tek tanık ise bir faredir!
İçimde çiçekler açması durumundan cok kelebeklerin ucusmasını tercih ederim galiba...
Peki bu kelebekleri nasıl ucurtucaz o ıslak, kapalı ve karanlık ortamda? ya da o guzel renkli, zaten tek gun yasayabilen varlıkları oraya hapsetmek dogru mudur ki acaba?
Yeni bir yontem denesek? Her yeni gune, kelebeklerle beraber ozgurce uyansak? onlar benimle beraber uçsa? İçim onların kanat cırpışlarıyla kıpırdasa? Ayaklarım yerlerden kesilse? Olmaz mıydı?
Birazcık farkındalıkla neden olmasın?
8 yaşında oldugumu zannettiğim bir gun, zamanın Susam Sokağı seçmelerine gittim.. bana kelebekleri gorup gormedigimi sordular... cocuk aklı... içinde kelebekler ucussa da, dısarıdaki o hayali kelebekleri goremedi işte... Gorse kaderi degişir miydir hala bilemiyorum... Cok agladı kelebek yok burda siz ne diyorsunuz diye... ama inandıramadım... İçimdeki kelebegi dısarıda ucurmamı istemiş olduklarını tam 20 yıl sonra anlıyorum...
"Yakala, kapat tut avcunda şimdi ucur" komutlarıyla diger cocukların hangi kelebekleri yakaladıgını hep merak etmiştim... Nerden bilebilirdim...
Nereden bilebilirdim o kelebegin benim aslında kendimi bulmamın aslında tek yolu oldugunu?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder