Değişim her zaman iyidir dedik bugun.. Günümüz değişimlerle açıldıysa, değişimi tanımlayarak, bir bakıma sindirerek de bitirebiliriz.
Son on yılımızı düşünelim.. Neler olmuştu... Hadi kapatalım gözlerimizi beraberce.. İçimizdeki o sıcak yere, eve bir yolculuğa çıkalım..
Kaç kişi tanıdınız? Hangi kalpleri kırdınız? hangilerinden kırıldınız? neler öğrenip neler unuttunuz? Mesela ben unutarak baslamıştım son 10 yılıma.. Daha önce de anlatmıştım belki.. 2000 yılıydı.. makinelere Y2K girecek, butun elektronik aletler yuzyıl değiştirdiğimiz için 1 dakika kadar yeni sistemin yeni ayarlarına geçene kadar kapalı kalacaktı.. Universiteye yeni girmiş, bin tane yeni insan, bin tane yeni ortam tanıyordum.
O gune kadar tum yasananları silinmemecesine aklında tutan ben, Çevre sokak civarlarında yeni milenyumu karşılamak için bara giremediğimden dolayı - davetiyemi evde unutup ardından konutkent-çevre sokak arasını yeniden gidip gelip, 2 saat kaybedip kalabalıktan bara giremediğimden dolayı - havai fişeklere bakarken yitirdim aklımı... O saniyede ne olduysa oldu ve herşey silindi... İlk defa sigara içtiğim, ilk sokaga cıktıgım, cıkarken giydiğim ayakkabının rengi, yediğim vişneli turtanın tadı, hepsi bir anda gitti gökyüzüne bakarken..
Birkaç kere adımı soyledikleri için uyandıgımı hatırlıyorum.. Guzel devam etmişti sonrası.. Ama bitmişti.. Geçmişime dair çoğu şeyi hatırlamıyordum.. Demek ki yenileri için yer açıyorum diye düşünmüştüm.. Demek ki hayatım değişiyordu..
Değişti de.. Üniversiteyi bitirdim, master'ı bitir(me)dim, istanbul'a geldim.. On senede, yer değiştirdim, arkadaslıklar bitirdim istemeden, ev değiştirdim, annemle babamın düşüncelerini değiştirdim, yurtdışına arkadaşlar gönderdim yeniden, çoğu arkadaşımı evlendirdim,iş değiştirdim bolca ve tabii sevgili de... Hatta onları bile evlendirdim...
Kendimi de bu karmaşa ortasında kaybolmuş olarak yapayalnız buldum zamanlarca.. Hemen harekete geçip, onu da değiştirdim, sakinledim kaosumda..
Master'da iletişim felsefesindeyiz. Henüz daha abc sini işlediğimiz yerdeyiz.. Retoriklerden sonra dil ve bariyerleri hakkında bir tartışma içindeyiz. Konu içsel iletişime geldiği anda hayatımın yönünü çizerken yanlız olmadıgımı hep anımsatan şu cümle duyuldu "Sadece sen kaybolmuş değilsin.. Sokakta gördüğün herkes aslında kayıp ve yolunu bilmiyor.. Sen sadece kendi içini duyabildiğin için onları dinleyemiyorsun"
Ne zaman kaybolsam, bu söz aklıma gelir.. Gözlerimi kapatıp dinlediğim ana da giderim.. Ama bu sefer gerçekten hayallerimde seyahat etmek için bile vize almayı unutuyorum sanırım... Gidemiyorum.. Tıkandım, sıkıştım... Yardım istiyorum!
Değişim, ikizler burcunun en kolay adapte olacağı durumdur. Bir ikizler insanı olarak, bu heyecanı hergün yaşamak isteği de en guzellerinden biri belki de... Belki de değil.. Kavrayamıyorum...
Çok ünlü bir sözümüz vardı, senelerce en kotu zamanlarımızda ayakta durabilmek için birbirimize söyleyip dururduk. "Gelecek sene bugun, aynı saatte arıycam seni, ne hissediyorsun bu konuyla ilgili anlat!" Çok iyi bir motivasyon konuşması bitirme cumlesidir.. Şimdiye kadar kimsenin o gun o saatte yeniden arayarak ne hissettiğini anlattıgını hatırlamıyorum ama "ah nerdeeeeeeeeen nereye" konusmalarımız hala devam eder zaman zaman..
Değişikliği sevmeyen arkadaslarımız, eskiye geri donerken, ben ne kadar donmek istesem de donemiyorum.. Donmek zaten bir ikizlere yakışır mıydı? Bence asla!
Değişim güzeldir, her yönüyle.. Son on senede ne kadar buyudugumuze bi baksana.. Çok eğlenceli değil mi? Hadi o zaman sen de kucakla değişimini...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder