13.7.09

Bak bakalım falım çıkmış mı?



Şu resme bi bakar mısınız lütfen??
Ankara Hilton'dan bir gece.. Shiftler geceye göre ayarlanmış, hepberaber dışarı çıkılmış.. Akşam shiftinin gelmesi bekleniyo.. Belki de geldiler, gececilerle yine yer değişildi.. Artık en son biz kalmış da olabiliriz Pruva'da.. Hatırlamıyorum çok net..

Sinem yine çıkmak istememiş eve gitmiş iş çıkışı belli.. Atilla Bey çok gelmek istemiş ama Eren onu rahat bırakmamış evine koşmuş.. Deniz, Zeynep, Filiz, Yaso yine organize etmiş geceyi herkesi toplamış :) Asmışlar bir kağıt rezervasyona, gelen geçen adını yazmış.. Kocaman bir grup eğlenmeye çıkmış..

Yanyana duran bir ekip ama birer birey hepsi... Eğleniyorlar ama akılllarının bir köşesinde gelecek var.. Bu durumlardan kurtulunacak mı? Nişanlım geri dönecek mi? Sevgilim olacak mı? Saçlarım kararacak mı? :) Yarın kim daha çok upsell yapacak? Kim kime ne diyecek? E ne zaman tatil yapılacak peki? Fal için kaçta buluşulacak? Kim kahve yaptıracak? E Şef'e ne diicez? Bi hata olursa Atilla Bey'e söylerim, hallolur:) Ya geç kalırsam? Kim uyandıracak beni? Haftaya shift ne olacak? Kiminle evleneceğim? Anneme ne diycem? Kim beni eve bırakacak? Fener şampiyon olacak mı? Tabii ki olacak! Yok canım beşiktaş kesin şampiyon! Maç için istanbula hangi ekip gidecek? Trenle mi yine? Yeni çıtırlar gelecek mi? Tek sarışın Yasemin mi? Bi elini tutabilecek miyim?

Birçok soruyla kamaşıyor hepsinin kafası.. Biraz da alkollü tabi hafiften bünyeler.. Levent de ööle bi coşturmuş ki gece, değme gitsin :)

Soruların yanıtsız kalmasın.. Fal bakardım ya eskiden, şimdi gelecekten yazıyorum sana mektubu.. Bak bakalım falım çıkmış mı sen karar ver...

Evet evleneceksin.. Amerika'ya yerleşeceksin.. Belki de Amerikan büyük elçiliğinde çalışacaksın.. Anlamadım.. Bi Amerika yolu gözüküyor sana.. Size.. Birer de çocuk... Kankasınız ya :)

Bir ayrılık yaşayacaksın, ama elini tutmak istediğin kızdan küçük bir bebeğin olacak.. Evet geri dönecek.. Hem de harika bir bahçede mangal yaparken açıklayacaksınız birlikteliğinizi...

Yarın yine Sinem en çok upsell'i yapacak.. Hatta inanmazsın, O hep Hilton'da kalacak.. Ama çok mutlu olacak.. O gün yaşadığı sıkıntıların hiçbirini yaşamayacak.. Hayatı değişecek, eskisi kadar planlı yaşamayacak.. Yoluna bırakacak herşeyi..

Bu durumların hepsinden kurtulunacak.. O anda yaşadığın sıkıntıların hiçbirini yaşamayacaksın.. Aklında sadece bir anı olarak kalacak.. Hatırladıkça gülümseyecek, özleyeceksin.. Herkes biryerlere dağılacak.. O ekip bir daha beraber çalışamayacak.. Kahkahaları misafirlerin kulaklarını çınlatmayacak.. Herkes kendi yolunda çok mutlu olacak.. Zorluklar çıkacak tabi karşısına ama birbirlerini asla unutmayacak..

Sarışınların saçı kararmayacak.. Eskisi gibi hayatlarına devam edecek.. Hadi belki biraz daha azıyla :)Ama anılarını hatırlayarak kahkahalara boğulacaklar.. Sarışınlık hikayeleri Hilton duvarlarında yankılanacak.. Belki biri bir gün duyacak da "Sarışın bir gün..." başlığıyla bir kitap yazacak..

Bu arada! Tabii ki Beşiktaş şampiyon olacak.. Hem de 2 kupa birden alacak.. Trenle yolculuk uğruna kimseyi kıskandırmaya gerek kalmayacak :))

Bir daha böylesine anıları Ankara Hilton yaşamayacak.. Eski duvarlarıyla beraber kalbimizde gömülü kalacak...

22.6.09

Gemini...

Son 1-2 aydır pek bi uyku düzenim olduğu söylenemez.. Sabaha kadar araştırma, çalışma, muhabbet, tanıma, mutlu olma, hayat üzerine birçok yeni olaya bulaşma gibi bazı unuttuğum rutinlerin peşindeyim... Ama bugünün ayrı bir önemi var sanırım..

Hanüz tanımlayamadım ama, parmaklarım direk yazmaya başladıysa gerçeketen birşeyler oluyor demek içerde..

Henüz çok tıklanan bir blogum olmadığı için de ayrıca teşekkür ediyorum reklamcılığa.. hani terzi kendi söküğünü dikemezmiş ya.. ne kadar gizli, o kadar meydanda herşey..

Son bir sigaram kaldı.. Bikaç saat geçsin de guneş tam anlamıyla doğsun da bakkala gidebiliyim diye beklerken içemediğimden.. ama çatlıycam sanırım.. sonra dayanamıyıp yine fırlayarak sigarama kavuşucam.. ama nasıl.. Bakalım..

Sonunda dibe de vurdum.. Para bitti sanırım yya.. beklenmedik bi anda ama beklenen bi durumdu sonuçta..

Hayat bakalım daha nerelere götürecek bizi..

Günlerdir, sabahtan akşama kadar kafamı kurcalayan bi durum var.. Uzun zamandır yaşamadığım için olabildiğince sakin duran, ama bi taraftan da sakinliğin ardında bir bomba etkisi yaratacak, aslında kaybettiğim, ama bende var olan, uzun zamandır yanımda olmayan ama özlediğim ve gunlerdir beni rahat bırakmayan duygular..

Gerçeklikten bahsediyoduk.. Dengesiz, karaktersiz, değişken ve kararsız olarak bilinen ikizler burcunun en önemli özelliği aslında.. Gerçeği 10 metre öteden tanıması... Her ne kadar kendini koruma güdüsünü harekete geçirse de, gözleri acır ikizlerin... Yaşadığı her gün... Ama tanıyıp, cesurca yokmuş gibi davranması.. Bir perde ile gizlemesi görüşünü.. Ama o kadar !obvious! tur ki aslında herşey, insanlık uğruna, kalp uğruna, duygular uğruna sadece bir gülümsemeyle geçiştirir, gider... Yalan söyler gerçeğe.. Ama aslında yalancı değildir.. Asla da olmamıştır.. Hem ne gerek vardır ki söylemeye? Di mi?

Bir kere gerçeğe gerçekle karşılık verirsen, 9. köyde de barınamayacağını bildiğin içindir aslında herşey.. Ama duygularını özgür bırakmanın da başka yolu da yoktur belki.. Değil mi?

Ruhumu ve aklımı bu karmaşadan kurtardığımda eminim sen farklı birşey hissedeceksin.. Hiç tepki göstermeyecek, belki sadece gülümseyceksin.. Ama bu gece yaşadığım o tanıdık hissin, gelecekteki tahribatını bilerek konuşuyorum, inan...

Biliyorsun sen de..

Sadece ben daha söylemedim..

14.5.09

Cevap

Havasından mı suyundan mı bilemem ama, bu Nisan ayı bi çözüm ayı gibi bişey oldu ..

Sanki o kadar soru sormuşum, hepsi yanıtsız kalmış, şimdi de 26 sene sonra tüm cevaplar verilmeye başlanmış gibi.. Anlamadım yani o kadar zaman neden beklediğini.. Ama cevap bu... Ne zaman geleceği belli olmuyormuş işte..

Bazı şeyleri sindirmen gerekiyomuş sanırım.. Hisleri, yaşananları, arkadaşlıkları, ilişkileri, sözleri, güneşi, markaları, işi, yazıları, sevgiyi, koltuğun rengini.....

Tecrübe de geç dedik, büyümek dedik, yeni birşey daha gör dedik.. Üstüste bindirip hazmettik.. Cevap oldu..

En zor düğümü çözmek için şehrime geri döndüm bir süreliğine.. Aynı yollardan, aynı parçaları dinleyerek, -sürekli araba kullandığım için o zamanlar- arabayla geçtim.. Hep dilediğimiz "şu anki kafamla o zamanı yaşasaydım" anını yaşamak için.. Gerçekten hissetmek ve çözmek için.. Cevabımı almak, ilerlemek için..

Bilerek, tesadüfi buluşmalar yarattım... O günde kalan beyinlerin bugününü ta derinlerde hissedebilmek için.. Unuttuklarımı hatırlamak, yanlış anladıklarımı doğruya çevirmek için... İnsanların kalbini tekrar görmek için... Benim için korkunç olan geçmişteki canavarların, güçlü, ayakları yere basanların da aslında korkabildiğini yeniden hatırlamak için...

Hiç soru sormadım... Hiç...

Ama cevaplar hep geldi... İstemeden...

Sorularımı sormak için girdiğim yolda, daha başlayamadan kırdılar soru işaretlerimi, aldılar uzattığım yardım elimi.. Bıraktıkları yerdeydim... Hoşuma gitti...

Kaybettiklerimi bulmak için bir yola çıktım ve geleceğimin huzuru kamaştırdı gözümü.. Hep yanına koştu aklım.. Hiç bilmediğim bir düşünceyi yaşamanın huzuru coşturdu beynimi... Ve bunu görebiliyor olmanın hazzı...

Biraz daha bekliyorum sadece, yerini sevsin, bensimsesin diye hislerim...

11.1.09

Borç

Yolda yürüken, bi anda borçlandığımı farkettim! herkese dünya kadar borcum vardı. Sora bi kafeye oturdum. Kahve borcumu öededim. Kahvenin maliyetinin yanında mekanda geçirdiğim zamanın, aldığım nefesin, ve düşüncelerimin de.. o yuzden bu kadar pahalı heralde anlamadım..
Sonra ödemem gereken diğer borçları düşündüm.. Karşılıksız bana verilmiş olan.. Belki bugüne gelmeme yardımcı olan herkesin bana harcadığı emeğin, gücün, fazladan düşünülmüş olan birkaç kelimenin, desteğin, açtıkları yolların, hissettikleri sevginin...

Ardından aynı şekilde karşılığını ödediklerimi düşündüm... güleryüzle, birkaç iyilik ve kafamda oluşturduğum fazladan birkaç kelimeyle, söylediğim kelimlerle, sevgiyle...

Sonradan bunun ödemek zorunda olduğum bir borç olmaktan çıktığını farkettim. Yaşamdı bu! Komün veya özel hayatımız içinde zamanı beraber akıtarak haarcadığmız yaşam..

Bu hareketlerin de o zamanın gerektirdiği gibi duygularımız, düşlerimiz ve mantığımızın bizi yönlendirdiği şekilde yapılan hareketler olduğu belirdi bi anda.. Yarım bırakıp gittiğimizde arkamızdan bir süre ağlayacak olan ancak yolumuzu devam ettirmemiz gerektiğini de bilen biri tarafından...

Gerçek cesart, geçmişin taktığı prangaları çıkartmakta yatar... Bazen bırakarak, bazen de bırakılarak.. Bırakabilmek te büyük bir erdem değil midir? Kalbinden, beyninden göndermek huzurla? Borçlu olduğunu hissettirmeden, hırsından uzak...

Ve ardından gidebilmektir borçlu olduğunu hissetmeden. Yürüyebilmektir emin adımlarla ve sert ve sadece kendin için...