28.2.08

Aynı Sıkışmış Kapalı Kutu

Kapalı bi kutuydu geldiğimiz yer. Aynı şekilde büyüyen, aynı tarzda şekillenen, aynı acıları çeken, aynı aşkları yaşayan, aynı şekilde ayrılan.. Yine aynı sözlerle teselliyi arayan, ama içinden çıkamayan.. Aynı korkularla aynı geleceği paylaşan, aynı cesaretsizlikle susan.. Yineleyen...

Kutuyu açma zamanı, açıp içinden çıkma, çıkınca da özgürlüğe gerçek anlamda kavuşma zamanı...

Herkesin sevildiğini, özlendiğini, ilgilenildiğini bilmeye hakkı var derdi annem.. Bilsin ki yaşasın, nefes alsın, umutla geleceğine hayatına bağlansın.

Her elin tutulmaya, her sırtın yaslanmaya ihtiyacı, her hissedilenin paylaşılmaya ihtiyacı var da derdi annem.. Neden korkuyosun ki?

Korkmamak elde mi onca kırılmışlıktan sonra.. O zor zamanı bi kere daha yaşamak ister mi kimse?

İstemeli.. Özlemeyi bilmeli.. Yaşadığındaki hatayı görmeli.. Sonra çözmeli.. Sonra nefes almalı, kalabalığın ortasında kollarını havaya kaldırarak dönmeli.. dönmeli... dönmeli..

Arabesk kültürün parçaları tek tek birleşiyor içimizde.. Özlem ve acıdan ibaret hisler... Multuluk var farkındalıksa hayır....

Anı yaşamak mı?

O da ne?

Korkmamak var, korkuyu sevmek var...

Harbi mi?

Anılarda sürüklenmeceli aynı kutu içerisinde... Anlamamak için de direnerek. Ne kadar eğlenceli...

Mutlu ederek mutlu olunduğuna inandım hep. Duyguların geçici olduğunu hissettim yanlışlıkla. Ayakları yere basan çözümlerle yaklaştım çoğu zaman. Kendi duygularımda tıkandım sadece, SONUNDA!!!

Ayaklarım yere basmıyordu artık.. Birinin kırmasını isterken zincirleri, ben kırmıştım, edilgen, tam vazgeçmişken.. Verebileceğim milyonlarca kırıntıyı keşfederek...

Yanlış yerde hata yapmıştım bu sefer... Düzelmiyordu.. Düzeltilemiyordu.. Kocaman bi duvarı, yanlış yerde koymuştum hayatıma, doğru ve yanlış olmasa bile..

Özlediğimi bile söyleyemeyerek, sevgiden bahsedemeyerek, tenini hissedemeyerek, heyecanlandığını gösteremeyerek, sadece gizleyerek, uzaktan bakarak, bakarak, sadece hayal ederek, duvarın arkasından gözlerini yakalamaya çalışarak, yazarken bile korkarak sayfalar çevrilecek yine, kumlarla kaplanacak üzeri...

Nasıl düzelir ki acaba?

Bilmem...

Aynı kutu içinden gelip de, bir yüze özlediğini söyleyemeyen, korkudan yaşayamayanlardık biz. Güce inanan, yalnızlığa alışkın, ayakta durmaya dünden hazır, yıkılmayan..
Kan tükürsen kızılcık şurubu içtim diyeceksin de derdi annem..